22 Nisan 2012 Pazar

Yi ge dou bu neng shao ( Not One Less )


   

              

                Yi ge dou bu neng shao ( Not One Less )

            
   Not One Less yani orijinal adıyla Yi ge dou bu neng shao Çin'li usta yönetmen Yimou Zhang'ın sosyal konulara değindiği ve kent - taşra ayrımını ( uçurumunu ) gösterdiği bir çok filmden bir tanesi. 1999 yapımı bu film Wei Minzhi adındaki genç bir kızın ( kendisi gerçek bir köy öğretmenidir ) Çin'in taşra bölgelerinden birindeki bir köy okulunun öğretmeninin yerine bir aylık geçici göreve gelmesiyle başlıyor.
   Wei bu yıkık dökük ve içinde farklı yaşlarda çocuğun bulunduğu okulda ( bu durum size yabancı gelmeyecektir ) başlarda disiplini sağlamakta ve bir şeyler öğretmekte çok zorlanır. Yaşının oldukça genç olması ve tecrübesiz oluşu onu bir hayli zor durumda bırakır. Tam okula ve çocuklara ısınmaya başlamışken aralarından birinin ailesi tarafından çalışmak üzere şehre yollandığını öğrenir. Çocuğu geri getirmek üzere diğer öğrencilerle organize olur ve bir çok sıkıntıdan sonra nihayet gitmeyi başarır. Ama asıl sıkıntı burada başlar. Yimou Zhang filmin ana karakterini öyle bir karmaşanın içine yerleştirir ki filmin temposu bir anda yükselmeye başlar. Genç Wei sınırlı sayıda parası ve şaşkın bakışlarıyla ortalıkta dolaşmaktadır. Başvurduğu kurumlardaki bürokorasiyle mücadelesi açlıktan daha zor gelir. İnsanların sorumsuzluğuna ve devlet yapısına yapılan göndermeler eşliğinde sürer mücadele.

             
                
  Film boyunca taşra insanlarının yaşadığı ekonomik zorluklar ve bu durumun çocuklar üzerindeki yansımasının altı çizilir. Zhang Yimou insanları ve tepkilerini o kadar doğal tasvir eder ki bize çok uzak coğrafyalarda yaşayan bu insanlar bize çok tanıdık gelmeye başlar. Yönetmenin bir çok filmindeki sıcaklık ( aile sıcaklığı ) bu filmde en belirgin hatlarıyla sergilenir. Birbirine kenetlenen öğretmen ve öğrencileri arasındaki ilişki insanlık namına yapmamız gerekenlerle ilgili düşündürür bizleri. Yoksulluk yüzünden okulu bırakmak zorunda kalan çocukların insanların yardımıyla eğitimlerine devam edebilecekleri vurgulanır ve bu sosyal mesajın veriliş biçimi içimize işler. Türkiye'deki onca köy okulunu hatırlatan bu filmi görmenizi tavsiye ederim, Yimou Zhang ve öğretmen Wei'nin size söyleyecek bir şeyleri var çünkü...
.

6 Nisan 2012 Cuma

Cumartesi Cumartesi


   
                                               


                                  CUMARTESİ CUMARTESİ

   Sadece üç filmle Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri haline gelmek kolay değil . Filmlerinin sosyal ve eleştirel boyutu üzerine bir çok tartışma çıkan yönetmen Tunç Okan sinema hayatına oyunculukla başlamış ve bir çok avantür filmde rol almıştır. Daha sonra oyunculuğu bıraktığını duyurarak eğitimini aldığı diş hekimliği mesleğini icra etmek üzere Avrupa'ya yerleşmiştir. Sinemaya dönüşü çok tartışılan Otobüs filmiyle olur. Bu filmle büyük yankı uyandırır. Sonradan çektiği Cumartesi Cumartesi ve Sarı Mercedes filmleriyle başarısını sürdürür. Cumartesi Cumartesi ( Drole de samedi )  diğer iki filmine göre biraz daha ayrı durur. İsviçre'de çekilen ve oyuncu kadrosunda İsviçre ve Fransa'nın tanınmış oyuncuları bulunan 1985 yapımı film aynı zamanda Avrupa'lı yapımcılar tarafından finanse edilmiştir. Türkçe seslendirme kadrosunda ise Erol Günaydın ve Erdal Özyağcılar gibi tanınmış kişiler yer alıyor. 
   Filmde bir İsviçre kasabasında yaşayan bir çift olan Pierre ve Veronique'in bir cumartesi günü başından geçenler anlatılıyor. Cumartesi gününü değerlendirmek üzere dışarı çıkan çift gayet sakin ve huzurlu görünen bu kasabada birden bire bir çok olumsuzlukla ve absürt  denilebilecek tuhaflıkta olaylarla karşılaşırlar. Rüyasında karısından salam yaptığını gören bir kasabın uyandığında dehşet saçması, patronları tatile çıkan bir restoranın çalışanlarının tuhaf hareketleri , rubik küpünü çözmeye çalışan yaşlı bir adamın şaşkınlığı, çapkınlık yapan bir erkeğin başından geçen şaşırtıcı olay ve dişçisiyle tuhaf bir diyaloğa giren çocuk gibi birbirinden bağımsız hikayeler izleriz film boyunca. Tüm bu tuhaflıkların ve kasabanın özgürleşen, kuralsız gürültüsünün eksenindeki çiftimiz gün boyunca tanık oldukları durumları şaşkınlıkla izlerken bir yerden sonra sorgulamaya başlarlar. Her şey normal görünürken bir anda çileden çıkabilen insanlar ve şiddete , aşağılamaya meyilli olan yapılarını gösterir bizlere Tunç Okan . Biz bütün bu karmaşayı çok uzaktan izleriz çünkü ne karakterler ne de olaylar empati kurmamıza müsait değildir, absürt ögelerle dengede tutulan bir yabancılaştırma durumu söz konusudur. Müşterinin soru ve davranışları sonucunda çileden çıkan bir tezgahtar , direksiyon dersinde öğretmenin sabrını zorlayan bir öğrenci ve markete girip robotmuşçasına hareket eden insanların yağma yaparcasına alışveriş yapması çiftin tanık olduğu huzursuzlukta bardağı taşıran son damlalar olurlar. Kim bilir belki de bütün bu hikayelerin bilinçaltında  Tunç Okan'ın Avrupa'da hissettiği yabancılığın da etkisi vardır.