20 Mayıs 2012 Pazar

Three O'Clock High

             

    

                                  THREE O'CLOCK HIGH    


   Three O'C'lock High için seksenlerden bir klasik demek yanlış olmaz. Filmin ciddi bir iddiası yok fakat aynı dönemdeki bir çok film gibi kendi hayran kitlesine sahip olması onu kültleştiren bir duruma dönüşüyor. 1987 yapımı filmin yönetmen koltuğunda kariyeri boyunca bu film hariç ortalama işlere imza atan Phil Joanou oturuyor. Oyuncu kadrosunda  Casey Siemazsko , Richard Tyson , Jeffrey Tambor gibi ünlü isimler yer alıyor .
 Film seksenlerden alışık olduğumuz video klip havasındaki girişle açılıyor ve kahramanımız Jerry Mitchell'le tanıştırıyor bizleri. Jerry okula yetişmek için zamana karşı yarışıyor adeta. Mikrodalgada gömlek kurutması veya araba sürerken diş fırçalaması gibi tuhaflıklarını görüyoruz. Zaman ile bir problemi olan Jerry bu korkularının zamanın içine hapsolacağından habersizce gidiyor okuluna. Yanında da aynı okulda okuduğu kız kardeşi var. Okulda ise yeni öğrenci Buddy Revell hakkındaki dedikoduları duyuyoruz bir yandan. Bir çok okuldan atıldığı , hiç bir kavgada kaybetmediği, baş belasının ve psikopatın önde gideni olduğu söylentileri öğrencilerin ağzında dolanıyor. Talihsiz Jerry ise bu yeni öğrenciye şevkatle yaklaşmak gerektiğine inanan öğretmeni tarafından Buddy hakkında bir tanıtım yazısı yazmak üzere görevlendiriliyor. Okulun tuvaletinde Buddy ile karşılaşan Jerry bu durumdan ona bahsediyor ve tanışmak için bir çaba sarf ediyor. Ancak kaskatı ve soğukkanlı görüntüsüyle korkutucu bir imaj sergileyen Buddy'yi sinirlendiriyor. Jerry Buddy'nin yanında oldukça çelimsiz ve zayıf gözüküyor, panik yapıyor ve arkadaşça Buddy'nin omzuna vuruyor. Bu hareket Buddy'i çılgına çeviriyor ve saat tam 3'te bahçede dövüşeceklerini söylüyor. Hayatının en büyük korkusunu yaşamaya başlayan Jerry'nin yapacağı düello bütün okula yayılıyor ve tüm gözler üzerine çevriliyor. Filmin bu anında saatler devreye giriyor ve Jerry'nin büyük gerilimi başlıyor.

                



 Saatler Scorsese'in After Hours'unu hatırlatırcasına işliyorlar ve her bir dakikanın gerginliğini hissediyoruz seyirciler olarak. Kısıtlı zamanı kalan Jerry ölüm fermanını imzaladığını düşündüğü bu düellodan kurtulmanın yollarını arıyor film boyunca. Ama yaptığı her şey durumunu daha beter hale getiriyor. Buddy'i dövdürmek için çalıştığı okul kantininden para çalmak, okuldan kaçmaya çalışmak gibi girişimleri hep olumsuz sonuç getiriyor kendisine. Seksenlere özgü hızlandırma ve diğer geçiş efektleri günümüze göre basit duruyor ama filmin atmosferini oluşturma konusunda sırıtmıyor. İzlerken zamana karşı yarışan Jerry ile aynı kaderi paylaşmakta zorlanıyorsunuz çünkü film kendini hiç sıkmadan izlettiriyor ve zamanın  nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Filmin türünü komedi olarak belirlemek tabi ki doğru bir karar fakat mizahın tonu filmi alışıldık Amerikan gençlik komedilerinden bariz bir şekilde ayırıyor. Filmde yaşananlara dönecek olursak Jerry okuldaki sıradan imajını düzelttiğinin ve hoşlandığı kızın bile ilgisini kendine çekmeyi başardığını fark ediyor..  Korkularıyla yüzleşme konusunda sıkıntılar yaşayan Jerry'nin anti - kahramanlıktan kahramanlığa geçip geçemeyeceğini merak ediyoruz haliyle. Kendisinin ise öyle bir kaygısı yok gibi. Pasif görüntüsünün ardında yatan enerjiyi korkularının üstüne giderek keşfeden bir karakter profili çiziyor. Bu durum bir jedi felsefesi kadar derin değil tabi ama bu filmin de ders vermek ve çok derin şeyler anlatmak gibi bir kaygısı da yok zaten.  ( John Hughes filmlerinin içerik olarak eksiltilmiş ve biraz daha hareket katılmış halini düşünün ) Eğlenceli zaman geçirebileceğiniz bir film arıyorsanız bu filme bir şans verin derim ben...

       



5 yorum:

  1. İki sebepten tebrik ederim Enes :) birincisi yazıdan ötürü, ikincisi ise hep henüz izleyemediğim filmleri denk getirdiğin için :D 80'ler gençlik komedilerinin parladığı yıllardı zaten. Three O'clock High da az bilinen örneklerden sanırım

    YanıtlaSil
  2. haha ikisi için de teşekkür ederim :) izlediklerini denk getirsem belki okuması sıkıcı olurdu:P evet film biraz arada kaynadı ama televizyonda da gösterilirdi eskiden ara ara.

    YanıtlaSil
  3. rica ederim :) yok sıkıcı olmazdı. bir sinefil için iyi yazılmış bir eleştiri asla sıkıcı olmaz :) böyle kenarda köşede kalmış filmleri çıkarman çok güzel. internette arattığımda hala türkçe bir kaynak bulamadığım filmler var çünkü.

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil